Prof. Dr. Jack Schafer’a göre: “Gözler ruhun penceresiyse, ayaklar da dostluğa açılan kapıdır.”
Bir ticaret fuarında, konferansta, barda ya da partidesiniz ve ortam tanımadığınız insanlarla dolu… Kendinizi tanıtmak gözünüzü korkutuyor olabilir. Kime yaklaşmalı ve diyaloğu nasıl başlatmalısınız? Uzmanlara göre çözüm, insanların ayaklarına bakmak kadar basit olabilir.
Prof. Dr. Jack Schafer, ayak pozisyonlarını gözlemlemenin, hangi grubun yeni bir üye kabul edeceği konusuna dair ipuçları verdiğini söylüyor.
Çalışmalara göre, ayakları dairenin açık tarafına dönük bir yarım daire oluşturan büyük bir grubun üyeleri, yeni üyeler kabul etmeye istekli olduklarının sinyallerini veriyorlar. Kapalı bir çevre oluşturan daha büyük bir grubun üyeleri ise yeni üyeler kabul etmeye istekli olmadıklarının sinyallerini veriyorlar.
Ayakları diğer kişiyi işaret ederek birbirine bakan iki kişi, konuşmalarının özel olduğu mesajını veriyor. Yabancıların araya girmesini istemiyorlar. Uzak durmak ve onlara ihtiyaç duydukları alanı vermek isteyebilirsiniz.
İki kişi birbirine bakıyor, ancak bir boşluk bırakarak yan yana duruyorlarsa, gruplarına yeni bir üye kabul etmeye istekli olduklarını gösteriyorlar.
Üç kişi birbirine baktığında ve ayakları kapalı bir daire oluşturacak şekilde içe dönük olduğunda, yeni üye kabul etmeye istekli olmadıkları mesajını veriyorlar. Tersine, üç kişi karşı karşıya geldiğinde ve alan açan daha geniş bir daire oluşturduğunda, yeni üyeler kabul etmeye istekli oldukları mesajını veriyorlar.
Tüm bu ayrıntıları öğrendikten sonra, yeni katılımcılara açık grupları kolaylıkla belirleyebilir ve ilk adımı atabilirsiniz. Gruba doğru bilinçli bir şekilde yürüyün ve arkadaş sinyallerini gösterin.
Potansiyel arkadaşlarınıza nasıl yaklaşmalısınız?
Beynimiz sürekli olarak çevreyi arkadaş veya düşman ipuçları için tarar. Düşman ipuçları varsa, insanlar kendilerini olası bir tehdide karşı savunmak için "kalkanlar" açma eğilimindedir. Üç temel arkadaş ipucu, kaş flaşı, gülümseme ve başın eğilmesidir. Odaklandığınız gruba yaklaşırken bilinçli olarak arkadaş sinyallerini gösterin.
Boş alana güvenle adım atın. Kendine güvenen insanlar, kendinden emin olmayan insanlardan daha çok sevilir. Kendinize güvenmeseniz bile, taklit edin. Kendine güven ve kibir arasında ince bir çizgi vardır.
Grubun yanında boş olan yerde dururken, konuşma dizisini dinleyin ve bir şey söylemeden önce bir duraklama bekleyin. Dinlerken, başınızı hafifçe aşağı yukarı sallamalısınız. Başını sallamak onay ve ilgiyi işaret eder ve kibirli olmadığınız mesajını verir. Kibirli insanlar genellikle iyi dinleyiciler değildir. Grup yeni üyeleri kabul etmeye istekli olabilir, ancak hiç kimse devam eden bir sohbeti kaba bir şekilde bölen yeni gelenlerden hoşlanmaz. Konuşmada doğal bir duraklama meydana geldiğinde, bu, kendinizi tanıtmanız veya devam eden sohbete katılmanız için ipucunuzdur.
Grubun diğer üyeleriyle ortak bir zemin arayın. Ortak bir zemin bulmak, uyum geliştirmenin en hızlı yoludur. Bir ticaret fuarında veya konferanstaysanız, anında ortak paydanız olur çünkü fuar veya konferanstaki herkes ortak çıkarları paylaşır, paylaşmasalar etkinliğe katılmazlardı. Ortak bir zemin kolayca oluşturulamıyorsa, varsayılan olarak müzik konusuna gelin. Herkes müziği sever. İnsanlar aynı müzikten hoşlanmasalar bile müzik türleri arasındaki benzerlikler ve farklılıklar canlı sohbetleri teşvik edebilir.
Bu kişilerle daha sonra tekrar karşılaştığınızda, onlara isimleriyle hitap edin. İnsanlar hatırlanmayı sever. Bir kişinin adını hatırlamak, değer ve tanınma sağlar. Hatırlanan şeyler, değer verilen şeylerdir. Ek olarak, bir konuşma köprüsü kullanın. Konuşma köprüleri, o kişi veya grupla ilk tartışmanızın öğelerine atıfta bulunur.
Konuşma köprüsü, yorumlar, şakalar, jestler veya önceki sohbete özgü diğer şeyler olabilir. Bir konuşma köprüsü kullanmak, hali hazırda paylaşımlarınız olduğuna dair ince bir mesaj gönderir. Ortak çıkarları olan tanıdık bir insansınız. Diyaloglu köprü arkalıkları, aynı zamanda, ilk konuşmanın sonunda kaldığı yerden ilişki kurma sürecini başlatmanıza da olanak tanır.